Oruç Yolculuğum: İlk 7 Günün Deneyimi
Başlangıç olarak, ilk dört günün geçen seferki oruç deneyimimle benzer şekilde geçtiğini söyleyebilirim; ancak bu defa daha az gerilimliydi. Ne de olsa neyle karşılaşacağımızı biliyorduk. Daha hareketliydik ve enerji harcamaktan korkmadık çünkü ikinci günden sonra enerji seviyesinin yükseldiğini deneyimlemiştik. Arada tansiyonum yükseldi ya da arkadaşımda çarpıntı oldu, ama bu defa daha hafif ve tolere edilebilir ataklardı.
Bu kez lavman kullanmadan bağırsaklar rahat bir şekilde çalışmaya başladı. İlk iki gün elimizi oyalamak için “İyilik Bulaşıcıdır Grubu” için bere ve boyunluk ördük (tamam, kabul ediyorum, ben biraz kaytardım çünkü tekdüze işlerden çabuk sıkılırım). Üçüncü gün ise biber sosu ve domates sosu yapmaya giriştik. Ah o biber sosunun kokusu… Neyse, bu koku ve zihinsel uyarı meselesine birazdan değineceğim.
- gün, öğle sıcağında pazara gitmek gibi bir hata yaptık. Oruç değil, ama sıcak çarpması yaşadık diyebilirim. Yine de 5. güne ulaştık!
5. Gün: Otofaji Başlıyor
Dördüncü gün ağzımızda o kötü tat varken, beşinci gün artık sadece tükürüğümüzde değil, ter ve idrarda da kimyasal bir koku vardı. Bu koku, bedenin otofaji fazına geçtiğinin işaretiymiş. Otofaji, bedendeki sağlıklı hücrelerin, zararlı hücreleri imha ederek veya atıkları hücre dışına atarak yaptığı temizliktir. Bu faza geçmek için bedenin “azıcık aç” kalması gerekiyor.
Enerji seviyemize gelince: Aşırı dinlenmiş hissediyoruz. Önceki günün halsizliği gitmiş. Bir tencere zeytinyağlı yaprak dolma sarıyoruz. İlginç bir gözlem yapıyoruz: Bedensel açlığımızdan çok zihnimiz aç. Canımız dolmaları istiyor ama bu açlığın kaynağı zihnimiz.
6. Gün: Zihni Sinir Projeler Devrede
Glüteni hayatımdan tamamen çıkarmaya kararlıyım, bu yüzden nohut unu yapma denemesine girişiyorum. Aynı zamanda yiyeceklerle ilgili videolar izleyerek kendime hafif bir mazoşistlik yapıyorum. Bu süreçte yemek hazırlama ve alışveriş gibi günlük işlerin ne kadar zaman aldığını fark ettim. Yemek hazırlama süreçleri ortadan kalkınca, boş vakitlerle ne yapacağımızı şaşırdık.
İdrar bulanık ama bu süreçte bedenden atılan toksinleri düşündükçe şikayetimiz yok. Otofaji süreci iş başında. Sağlıklı hücrelerime gaz veriyorum: “Yiyin bozulanları, işe yaramayanları paketleyin!”
7. Gün: Final ve Gençleşme
Gerçekten üşüyorum, vücudum terlemiyor. Cildim ise parlak ve yağsız. Her ne kadar verdiğimiz kilonun yarısını geri alacağımızı bilsek de tartıdaki rakamlar bizi mutlu ediyor. Çünkü kaybettiğimiz yağlar ve ödemler sağlıklı bir şekilde gitmiş.
En ilginç olanı ise bu süreçte bedenin yaşlanmayı yavaşlatma moduna geçmesi. Büyüme hormonu üzerindeki baskı azalıyor ve bedenin kendini gençleştirmeye başladığını hissediyoruz. Adeta Benjamin Button etkisi!
Bazı kişilerde 5-7 gün arası daha sıkıntılı olabilir. Bulantı, alerjik reaksiyonlar ve vücudun toksinleri dışarı atarken yaşadığı zorluklar görülebilir. Bu nedenle, ilk deneyimlerde 3-4 günle başlamanızı öneririm. Deneyimleyenler, her orucun bir öncekinden daha rahat geçtiğini ve bedenin alıştığını belirtiyor.
Özetle:
İlk 4 günde yağ yakmanın başladığını biliyorduk. 5-7. günler ise beynin glukoz yerine ketonlarla beslenmesi, otofaji fazına geçiş ve derin hücresel onarım süreçlerini deneyimledik. Daha fazla bilgi edinmek isterseniz, otofaji üzerine çalışmalar yapan ve Nobel ödülü kazanan Japon bilim insanı Dr. Yoshinori Ohsumi‘nin araştırmalarına göz atabilirsiniz.
Bu süreç bize, sürekli yemek yeme alışkanlığımızı sorgulatırken, bedeni onarmak için aç kalmanın gerekliliğini gösterdi. Ketojenik beslenme ile uzun süreli oruç arasındaki fark ne derseniz: İlki yağ yakmaya odaklanırken, ikincisi derin hücresel onarım sunar.