Deneyim Depolamak Bizim İşimiz Eğer bilinçaltımız bir şirket olsaydı, muhtemelen reklam sloganı olarak buna benzer bir şey seçerdi. Anne karnındaki 4. haftamızdan itibaren kaydetme kariyerine başlayan ve son nefesimize kadar paydos etmeyen çalışkan bir işçi gibidir kendisi. Peki, nasıl oluyor da işi deneyim depolamak, bizi olumsuz durumlardan koruyarak hayatımızı kolaylaştırmak olan bu mekanizma, aynı zamanda mutsuzluğumuzun, huzursuzluğumuzun ve daha birçok problemin sorumlusu hâline geliyor?

Deneyim Depolamak Bizim İşimiz
Cevap veriyorum: Bu çalışkan görünümlü işçi aslında tembelin teki de ondan… Çünkü olumsuz bir deneyim sonucu geliştirdiği savunma mekanizmasını değiştirmeye pek yanaşmıyor. Ona göre işler bir kere kötü gitmişse, aynı duruma düşmemek için onu çağıran, çağrıştıran durum, mekân ve kişilerden uzak durmak gerekir. Böylece aynı acıyı tekrar deneyimlemekten “korur” bizi.
Bu koruma amaçlı kodlar sandığımızdan çok daha fazladır. İlginç bir şekilde çoğunun farkında bile olmadan yıllarca gül gibi yaşar gideriz. Problem, dış şartlarımız değişime zorlama noktasına geldiğinde ortaya çıkar. Zihnimiz değişimi isterken bilinçaltımız ayak diremektedir. Bu ilk kayıttan sonra dış şartların değişime zorlama sürecini ve bilinçaltının buna şiddetle direnmesini bir örnekle açıklayalım:
Diyelim ki ilkokul çağındayken bir gün tek başınıza asansöre bindiniz ve aksilik bu ya, asansör bozuldu. Size göre saatlerce, ama muhtemelen gerçekte dakikalarca içinde mahsur kaldınız. Büyümeye devam ettiniz ve tek başınıza yaşamaya karar verdiğinizde, bilinçaltınız, siz hatırlamasanız da bu olayı ve yaşadıklarınızı asla unutmadı. O yüzden de yaşamak için baktığınız evleri giriş veya giriş üstü katlardan seçmeniz için sizi manipüle etmeye başladı. Zihninizin özel bir çaba sarf etmesi gerekmez, çünkü bilinçaltınız üst katlardaki dairelerin ilanlarını görmezden gelme işini halleder, merak etmeyin. Yine, çok katlı binaların üst katlarında oturan arkadaşlarınızın ev davetlerini kibarca bahaneler bularak reddetme ya da “Ay, ev oturmaları sıkar şimdi beni, iyisi mi dışarıda bir kafede buluşalım.” diyerek savuşturma işini de o yürütür. Çaktırmadan, yıllar içinde hayatınızdaki çoğu seçimi, o eski asansör deneyiminizle çatışıp çatışmadığına göre düzenleyip durur da sizin ruhunuz bile duymaz.
Sonra harika bir iş teklifi almak için sizi ararlar. Bu, hayalinizdeki şirkette, hayallerinizin bile ötesinde bir pozisyondur ve maaşı da şu an aldığınızın üç katıdır. Adresi not etmek için hazırlanırsınız: ABC Plaza, 23. kat… Bilinçaltınız, tehlike anında salgılanan adrenalini devreye sokmuştur ve kalbiniz hızla çarpmaya, nabzınız yükselmeye başlar.
Bilinçaltınız, hayalinizdeki iş fırsatını değerlendirme konusundaki değişim talebinizi pek hoş karşılamamıştır, tahmin edeceğiniz üzere. Vazgeçirmeye yönelik içsel diyaloglar başlar:
- Sen asansöre binemezsin ki. Her gün 23 katı merdivenle çıkamayacağına göre, işi kabul etmeyi düşünmen bile saçmalık.
- Ama böyle bir iş fırsatı her zaman ayağıma gelmez. Hem tek başıma binmem, nasılsa başkaları da binecek.
- Ya herkes çıktıktan sonra senin mesaiye kalman gerekirse? Ya başkalarıyla bindiğinde hepsi 23. kattan önce iner ve sen yalnız kalırsan?
İzin verirseniz, savaşı o kazanacaktır, çünkü sloganı hatırlayın: Deneyim depolamak onun işi.
En büyük şansınız, bu olumsuz olaya ait ilk kaydınızın hatırlayamayacağınız kadar erken çocukluk dönemine ait olmaması. Kişiye göre değişse de 7 yaş altı kayıtları hatırlamak ve izini sürmek daha zordur. Peki, hatırlamadığınız bir şeyi nasıl değiştirebilirsiniz?
Bilinçaltı çalışmalarıyla sembolizmayı çözmek, hatırlamak ve dönüştürmek nasıl mümkün olur? Bu da bir sonraki yazının konusu olsun.