Alo Melek Hattı
Bu alemde yalnız değiliz, ve gördüğümüz ya da görmediğimiz birçok yaratılmış varlıkla bir arada yaşıyoruz. Meleklerin, koruyucu varlıkların, rehberlerin, üstatların, pirlerin varlığını kabul ediyor, sıkıştıkça da onların aracılığıyla yaratıcıdan yardım istiyoruz. Buraya kadar her şey tamam. Fakat uygulamada biraz garip şeyler yapıyoruz sanırım.
Geçenlerde birisi, Melekler konusunda eğitime katıldığını söyledi. Otoparkta yer bulamadığı zaman “otopark meleğini” çağırıp onu yer bulmakla görevlendirdiğini anlatınca, bende film koptu! Gözümün önünde otopark görevlisi gibi üniforma giymiş bir melek belirdi. Bu görüntü yeterince saçmayken arkadaş devam etti:
– Müthiş bir şey bu. Her konuda melekleri kullanabiliyorsun. Çocuğum uyumadığı zaman da onu uyutmakla görevlendirdiğim meleği yardıma çağırıyorum.
– !!!
Görsel bir kadınım ben, kafamda hemen bir sahne canlandı: Kanatlarını açmış bir melek yatağın başucunda oturmuş, ufaklığı ayağında sallıyor… Bu bir şaka mı diye bakındım ama anlattıkları ciddiydi. Çocuk uyutmak, otoparkta yer bulmak gibi eylemler için zekasını kullanmadan, Melekleri “kullanan” ve “görevlendiren” insanoğlu karşısında ne yapabilirdim ki? “Allah akıl fikir versin” diye bir melek varsa, hemen yardıma çağırmak istiyorum!
Bazen çıkış yolu göremediğimizde ya da çaresiz hissettiğimizde “Yetiş ya Hızır” deriz. Annem de böyleydi; Hızır’ı pek sık rahatsız etmezdi ama ne zaman yardıma ihtiyaç duysa, Hızır asla geri çevirmezdi. Küçük mucizelerle hayatına dokunurdu. Ben de aynı şekilde önce elimden geleni yapar, sonra içten bir niyetle “Yetiş ya Hızır” derdim. Ancak, kendisini sık sık “görevlendirdiğim” pek görülmemiştir.
İnanmayanlar “Alo Melek Hattı” kayıtlarına bakabilir! Ne oldu, hattı sürekli meşgul ettiğinizi öğrendiğinizde mi şaşırdınız? Her şeyin kaydı tutuluyor. Eğer bir gün bu hizmetler için bir bedel ödememiz gerekirse… Mesela kota aşımı ya da alınan hizmet kadar manevi fatura çıkarsa hayatın sonunda, işte o zaman ne yapacağız? Ben ve annem yırttık sanırım, sizi bilemem.
Tanrının bize, melekler aracılığıyla içten, saf, özgür irademize saygı duyarak destek olduğunu biliyorum. Ancak bu yardımların hayat planımızla çelişmemesi ve kendi sorumluluklarımızı yerine getirdikten sonra gelmesi gerektiğini de unutmamak lazım.
Birkaç ay önce Bakırköy’de, çaresiz hissettiğim bir anda, faturamı yükseltmeyi göze alarak ben de yardım istedim Tanrı’dan:
– Tanrım, bu konuda desteklendiğimi hissetmeye ihtiyacım var, bana bir işaret gönder lütfen.
Başım önde yürürken, yerde ışık vurdukça parlayan mavi bir tüy gördüm. Sol beynim “bu da nereden çıktı?” diye sorgulasa da, çevreye bakındım. Hiçbir pet-shop yoktu, havadan da tropik bir kuş geçmemişti. “Tamam Tanrım, ikna oldum.” dedim. Kuş tüylerini severim ama bu mavi tüyü bulana kadar onları meleklerle ilişkilendirmemiştim.
Takip eden hafta başka bir işaret beklerken Nişantaşı’nda karların ortasında beyaz bir tüy buldum. Emin olamadım, başka işaretler aramaya devam ettim. Galata Mevlevihanesi’nden çıkarken müzik mağazasında, gitarın üzerinde bembeyaz tüylerden yapılmış melek kanatlarını gördüm. “Tamam, bu kadar yeter, ikna oldum Tanrım.”
İnşallah bir gün, işaret istemeden de “olurum” Tanrım. Amin. Teşekkür ederim.
Not: Mavi tüy her zaman cüzdanımda. Ona baktıkça, çoğu işi kendi başımıza halledecek beceriye sahip olduğumuzu, ama yalnız olmadığımızı hatırlıyorum.